Siyer-i Nebi

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Hayatı

"Muhakkak ki sen büyük bir ahlak üzeresin." (Kalem Suresi, 4)

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Hayatı

Doğumu ve Çocukluğu

Hz. Muhammed (s.a.v.), 20 Nisan 571 tarihinde (Fil Yılı olarak da bilinir) Mekke'de dünyaya geldi. Babası Abdullah, o doğmadan önce vefat etmişti. Annesi Âmine ise, Hz. Muhammed (s.a.v.) altı yaşındayken vefat etti.

Mekke'deki geleneklere göre, Hz. Muhammed (s.a.v.) sütanneye verildi. Sütannesi Halime'nin yanında dört yıl kaldı. Annesinin vefatından sonra dedesi Abdülmuttalib'in himayesine girdi. Dedesi de iki yıl sonra vefat edince, amcası Ebu Talib'in yanında büyüdü.

Çocukluğunda dürüstlüğü ve güvenilirliği ile tanındı. Henüz peygamberlik gelmeden önce bile "el-Emin" (güvenilir kişi) olarak anılırdı.

Gençliği ve Evliliği

Hz. Muhammed (s.a.v.) gençliğinde ticaretle uğraştı. 25 yaşında, kendisinden 15 yaş büyük olan Hz. Hatice ile evlendi. Hz. Hatice, Mekke'nin saygın ve zengin bir tüccarıydı. Hz. Muhammed (s.a.v.)'in dürüstlüğünden etkilenerek onunla evlendi.

Bu evlilikten altı çocukları oldu: Kasım, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatıma ve Abdullah (Tayyib/Tahir). Oğulları küçük yaşta vefat etti, kızları ise yetişkin yaşa ulaştı.

Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Hatice'nin vefatına kadar (25 yıl boyunca) başka bir evlilik yapmadı. Daha sonraki evlilikleri genellikle siyasi, sosyal ve insani sebeplerle gerçekleşti.

İlk Vahiy ve Peygamberlik

Hz. Muhammed (s.a.v.) 40 yaşında, 610 yılında Hira Mağarası'nda inzivadayken ilk vahyi aldı. Cebrail (a.s.) ona gelerek "Oku!" diye emretti. Hz. Muhammed (s.a.v.) okuma bilmediğini söyleyince, Cebrail (a.s.) onu sıkıca tuttu ve Alak Suresi'nin ilk beş ayetini vahyetti:

"Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini öğretendir." (Alak Suresi, 1-5)

Bu olay, İslam'ın başlangıcı olarak kabul edilir. Hz. Muhammed (s.a.v.) ilk vahiyden sonra büyük bir korku ve endişeye kapıldı. Eşi Hz. Hatice onu teselli etti ve ilk inanan kişi oldu.

İlk üç yıl boyunca İslam'ı gizlice yakın çevresine tebliğ etti. Bu dönemde Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali, Hz. Zeyd bin Harise ve Hz. Osman gibi yakın arkadaşları ve akrabaları Müslüman oldu.

Mekke Dönemi ve Yaşanan Zorluklar

Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliğinin dördüncü yılında açıkça tebliğe başladı. Mekke'nin ileri gelenleri, özellikle Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibi kişiler, İslam'ın yayılmasını engellemek için büyük çaba sarf ettiler.

Müslümanlar, Mekke döneminde ağır işkencelere ve sosyal boykota maruz kaldılar. Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Müslümanlar, üç yıl boyunca Mekke'nin dışında Şi'b-i Ebi Talib denilen vadide kuşatma altında yaşadılar. Bu dönemde açlık ve sefalet içinde kaldılar.

Peygamberliğin 10. yılında, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in en büyük destekçileri olan eşi Hz. Hatice ve amcası Ebu Talib vefat etti. Bu yıl, "Hüzün Yılı" olarak anılır.

Mekke'de baskılar artınca, Hz. Muhammed (s.a.v.) İslam'ı Taif'te anlatmaya gitti, ancak orada da taşlanarak kovuldu. Bu zorlu dönemde, İsra ve Miraç mucizesi gerçekleşti.

Medine'ye Hicret

Peygamberliğin 13. yılında (622), Mekke'deki baskılar dayanılmaz hale gelince, Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Müslümanlar Medine'ye hicret ettiler. Bu olay, İslam tarihinde bir dönüm noktasıdır ve Hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir, Mekkelilerin takibinden kurtulmak için Sevr Mağarası'nda üç gün saklandılar. Daha sonra Medine'ye ulaştılar ve büyük bir coşkuyla karşılandılar.

Medine'de ilk iş olarak Mescid-i Nebevi'yi inşa ettiler. Ayrıca Mekkeli muhacirler ile Medineli ensar arasında kardeşlik bağı kuruldu. Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine'de farklı din ve kabilelerden oluşan topluluklar arasında "Medine Sözleşmesi" adı verilen bir anlaşma yaptı. Bu, tarihte ilk yazılı anayasa olarak kabul edilir.

Medine Dönemi ve Savaşlar

Medine döneminde Müslümanlar ile Mekkeliler arasında çeşitli savaşlar yaşandı:

  • Bedir Savaşı (624): İslam'ın ilk büyük zaferi. 313 Müslüman, 1000 kişilik Mekke ordusunu yendi.
  • Uhud Savaşı (625): Müslümanlar başlangıçta üstünlük sağlasa da, bazı okçuların yerlerini terk etmesi sonucu yenilgiye uğradılar. Hz. Muhammed (s.a.v.) bu savaşta yaralandı.
  • Hendek Savaşı (627): Medine etrafına hendekler kazılarak savunma yapıldı. Mekkeliler ve müttefikleri şehre giremediler ve kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar.

Bu dönemde İslam hızla yayıldı. Hz. Muhammed (s.a.v.), çevre kabilelere ve devletlere İslam'a davet mektupları gönderdi.

Mekke'nin Fethi ve Son Yıllar

628 yılında Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma, Müslümanların Mekke'ye umre için girmelerine izin veriyordu. Ancak Mekkeliler antlaşmayı bozdular.

630 yılında Hz. Muhammed (s.a.v.), 10.000 kişilik bir orduyla Mekke'ye girdi. Mekke, neredeyse hiç kan dökülmeden fethedildi. Hz. Muhammed (s.a.v.), Mekkelileri affetti ve "Bugün size kınama yok, gidin hepiniz serbestsiniz" dedi.

Mekke'nin fethinden sonra, Arap Yarımadası'nın büyük bir kısmı İslam'ı kabul etti. 632 yılında Hz. Muhammed (s.a.v.), 100.000'den fazla Müslümanın katıldığı Veda Haccı'nı gerçekleştirdi ve meşhur Veda Hutbesi'ni irad etti.

Hz. Muhammed (s.a.v.), Veda Haccı'ndan kısa bir süre sonra, 8 Haziran 632 tarihinde Medine'de vefat etti. Vefat ettiğinde 63 yaşındaydı.

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Ahlakı ve Kişiliği

Hz. Muhammed (s.a.v.), üstün ahlakı ve kişiliğiyle tüm insanlığa örnek olmuştur. Onun bazı özellikleri şunlardır:

  • Dürüstlük ve güvenilirlik
  • Merhamet ve şefkat
  • Adalet ve eşitlik
  • Sabır ve metanet
  • Cömertlik ve yardımseverlik
  • Tevazu ve sadelik
  • Affedicilik
  • Cesaret ve kararlılık
  • İbadet ve tefekkür
  • Aile sevgisi ve saygısı

Hz. Aişe'ye Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ahlakı sorulduğunda, "Onun ahlakı Kur'an'dı" demiştir. Yani o, Kur'an'ın canlı bir örneğiydi.

Veda Hutbesi'nden Önemli Mesajlar

"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyin. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur."

Veda Hutbesi, insan hakları, kadın hakları, adalet, eşitlik ve kardeşlik gibi evrensel değerleri içerir. Bu hutbe, İslam'ın temel prensiplerini özetler ve tüm insanlığa bir mesaj niteliğindedir.

Peygamberimizin İbadet Hayatı

Hz. Muhammed (s.a.v.), ibadet hayatıyla da tüm Müslümanlara örnek olmuştur. O, Allah'a karşı derin bir bağlılık ve huşu içinde ibadet ederdi.

Namaz

Hz. Muhammed (s.a.v.), namazı büyük bir huşu içinde kılardı. Namaz vakti geldiğinde her işi bırakır ve "Bizi rahatlat ey Bilal" diyerek ezan okumasını isterdi.

Farz namazların yanında, teheccüd, duha (kuşluk), evvabin ve diğer nafile namazları da düzenli olarak kılardı. Gece ibadetine özel önem verir, ayakları şişinceye kadar namaz kılardı.

"Namaz, gözümün nuru kılındı." (Nesai, İşretü'n-Nisa, 1)

Oruç

Hz. Muhammed (s.a.v.), Ramazan orucunun yanı sıra, Pazartesi ve Perşembe günleri, her ayın 13, 14 ve 15. günleri (Eyyam-ı Biyz), Muharrem ayının 9 ve 10. günleri (Aşure) ve Zilhicce ayının ilk 9 günü gibi mübarek günlerde de oruç tutardı.

Ancak sürekli oruç tutmayı tavsiye etmez, "Vücudunun senin üzerinde hakkı vardır" buyurarak, dengeli bir ibadet hayatını öğütlerdi.

Dua

Hz. Muhammed (s.a.v.), hayatının her anında dua ederdi. Sabah kalktığında, yemek yerken, yolculuğa çıkarken, yatarken ve günlük hayatın her aşamasında Allah'ı zikreder ve O'na dua ederdi.

Dualarında genellikle affedilmeyi, hidayeti, sağlık ve afiyeti, dünya ve ahiret hayırlarını isterdi. Ayrıca ümmetinin kurtuluşu için de çokça dua ederdi.

"Dua, ibadetin özüdür." (Tirmizi, Deavat, 1)

Kur'an Okuma

Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur'an-ı Kerim'i tane tane, anlamını düşünerek ve huşu içinde okurdu. Özellikle gece namazlarında uzun sureler okur, bazen ağlayarak Kur'an tilavet ederdi.

Ramazan ayında Cebrail (a.s.) ile karşılıklı olarak Kur'an'ı mukabele ederdi. Vefat ettiği yıl bu mukabeleyi iki kez yapmışlardı.

Zekât ve Sadaka

Hz. Muhammed (s.a.v.), son derece cömert bir insandı. Kendisine gelen malları ihtiyaç sahiplerine dağıtır, çoğu zaman kendi ihtiyaçlarını erteleyerek başkalarına yardım ederdi.

"Veren el, alan elden üstündür" buyurarak, infak etmenin önemini vurgulamıştır. Özellikle Ramazan ayında cömertliği daha da artardı.

Hac

Hz. Muhammed (s.a.v.), hicretten sonra sadece bir kez hac ibadetini yerine getirmiştir. Bu hac, "Veda Haccı" olarak bilinir ve hicretin 10. yılında (632) gerçekleşmiştir.

Veda Haccı sırasında, hac ibadetinin nasıl yapılacağını bizzat göstererek, "Hac ibadetinizi benden öğreniniz" buyurmuştur. Ayrıca bu hac sırasında meşhur Veda Hutbesi'ni irad etmiştir.

Peygamberimizin Eğitime Verdiği Önem

Hz. Muhammed (s.a.v.), eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. İlk vahyin "Oku!" emriyle başlaması, İslam'da ilim ve eğitimin önemini göstermektedir.

İlim Öğrenmenin Önemi

Hz. Muhammed (s.a.v.), ilim öğrenmeyi her Müslüman için farz kılmıştır. "İlim öğrenmek her Müslüman erkek ve kadına farzdır" buyurarak, cinsiyet ayrımı yapmaksızın herkesin eğitim alması gerektiğini vurgulamıştır.

Ayrıca "İlim Çin'de bile olsa gidin alın" hadisiyle, ilim için uzun yolculuklar yapılabileceğini belirtmiştir.

"Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir bağışta bulunamaz." (Tirmizi, Birr, 33)

Eğitim Metodu

Hz. Muhammed (s.a.v.), eğitimde kolaylaştırıcı ve sevdirici bir metot izlemiştir. "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz" buyurarak, eğitimde sevgi ve hoşgörünün önemini vurgulamıştır.

Ayrıca, insanların anlayış seviyelerine göre konuşur, konuları somutlaştırarak anlatır ve tekrar ederdi. Sorular sorarak düşünmeye teşvik eder, yanlışları nazikçe düzeltirdi.

Suffe Ashabı

Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine'de Mescid-i Nebevi'nin bitişiğinde "Suffe" adı verilen bir eğitim kurumu oluşturmuştur. Burada barınan ve eğitim gören sahabeler "Ashab-ı Suffe" olarak anılmıştır.

Suffe, İslam'ın ilk eğitim kurumu olarak kabul edilir. Burada Kur'an, hadis, fıkıh gibi dini ilimler öğretilirdi. Hz. Muhammed (s.a.v.) bizzat kendisi burada ders verirdi.

Dil Öğreniminin Teşviki

Hz. Muhammed (s.a.v.), farklı dillerin öğrenilmesini teşvik etmiştir. Zeyd bin Sabit'e Süryanice ve İbranice öğrenmesini emretmiş, böylece diğer toplumlarla iletişim kurulmasını sağlamıştır.

Ayrıca, Bedir Savaşı'nda esir düşen okuma yazma bilen müşriklerin, on Müslüman çocuğa okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakılacaklarını söylemiştir.

Kadınların Eğitimi

Hz. Muhammed (s.a.v.), kadınların eğitimine özel önem vermiştir. Kadınlar için özel eğitim günleri ayırmış, onların sorularını cevaplamış ve dini konularda bilgilenmelerini sağlamıştır.

Hz. Aişe, Hz. Hafsa, Ümmü Seleme gibi eşleri ve kızı Hz. Fatıma, dönemin en bilgili kadınları arasında yer almışlardır. Özellikle Hz. Aişe, 2210 hadis rivayet ederek en çok hadis rivayet eden sahabeler arasına girmiştir.

Çocukların Eğitimi

Hz. Muhammed (s.a.v.), çocukların eğitimine büyük önem vermiştir. "Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir bağışta bulunamaz" buyurarak, çocuk eğitiminin önemini vurgulamıştır.

Çocuklara karşı sevgi dolu ve merhametli davranmış, onlarla göz hizasında konuşmuş, sorularını sabırla cevaplamış ve oyunlarına katılmıştır. Çocukların yeteneklerine göre eğitilmelerini tavsiye etmiştir.

"Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın." (İbn Mace, Edeb, 3)

Peygamberimizin Sağlık ve Beslenme Tavsiyeleri

Hz. Muhammed (s.a.v.), sağlıklı yaşam ve beslenme konusunda da ümmetine önemli tavsiyelerde bulunmuştur. Onun sağlık ve beslenme ile ilgili öğütleri, günümüz modern tıp anlayışıyla da örtüşmektedir.

Beslenme İlkeleri

Hz. Muhammed (s.a.v.), dengeli ve sağlıklı beslenmeyi tavsiye etmiştir. "Midenin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe ayırın, üçte birini de boş bırakın" buyurarak, aşırı yemekten kaçınılması gerektiğini vurgulamıştır.

Yemekten önce ve sonra ellerin yıkanmasını, yemeğe besmele ile başlanmasını ve sağ elle yenilmesini tavsiye etmiştir. Ayrıca, yemeği oturarak ve acele etmeden yemeyi, lokmaların iyice çiğnenmesini öğütlemiştir.

"Ademoğlu, midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır. İnsana, belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir." (Tirmizi, Zühd, 47)

Tavsiye Ettiği Besinler

Hz. Muhammed (s.a.v.), bazı besinleri özellikle tavsiye etmiştir. Bunlar arasında hurma, zeytin, bal, süt, arpa, kara üzüm, nar, incir, kavun, karpuz, sirke ve zeytinyağı gibi besinler yer alır.

"Hurma ile kahvaltı yapan eve o gün açlık uğramaz", "Zeytinyağı yiyin ve onunla yağlanın. Çünkü o, mübarek bir ağacın ürünüdür", "Balda şifa vardır" gibi hadislerle bu besinlerin faydalarını vurgulamıştır.

Fiziksel Aktivite

Hz. Muhammed (s.a.v.), fiziksel aktiviteye önem vermiş ve ümmetini de buna teşvik etmiştir. Yürüyüş, koşu, yüzme, binicilik ve ok atma gibi sporları tavsiye etmiştir.

"Çocuklarınıza yüzme, ok atma ve ata binmeyi öğretiniz" buyurarak, çocukların fiziksel gelişiminin önemini vurgulamıştır. Kendisi de zaman zaman koşu yarışları düzenlemiş ve bu yarışlara katılmıştır.

Uyku Düzeni

Hz. Muhammed (s.a.v.), düzenli ve yeterli uykunun sağlık için önemini vurgulamıştır. Yatsı namazından sonra gereksiz konuşmalardan kaçınmayı ve erken yatmayı tavsiye etmiştir.

Sağ tarafına yatarak uyumayı, uyumadan önce dua etmeyi ve sabah namazı için erken kalkmayı öğütlemiştir. "Sabah uykusu rızka manidir" buyurarak, erken kalkmanın bereketine işaret etmiştir.

Temizlik ve Hijyen

Hz. Muhammed (s.a.v.), temizlik ve hijyene büyük önem vermiştir. "Temizlik imanın yarısıdır" buyurarak, temizliğin dini açıdan da önemini vurgulamıştır.

Günde beş vakit abdest almayı, cuma ve bayram günleri gusül abdesti almayı, dişleri misvak ile temizlemeyi, saçları ve sakalları taramayı, tırnakları kesmeyi, koltuk altı ve kasık temizliğine dikkat etmeyi tavsiye etmiştir.

Hastalık ve Tedavi

Hz. Muhammed (s.a.v.), "Allah, indirdiği her hastalığın mutlaka şifasını da indirmiştir" buyurarak, hastalıkların tedavi edilebileceğini belirtmiştir.

Hastalıklardan korunmak için temizliğe dikkat edilmesini, salgın hastalık olan bölgelere girilmemesini ve salgın hastalık olan bölgelerden çıkılmamasını tavsiye etmiştir.

Bal, çörek otu, hacamat (kan aldırma) gibi doğal tedavi yöntemlerini önermiş, ancak tedavi için haram olan şeylerin kullanılmamasını belirtmiştir.

Kur'an'da Hz. Muhammed (s.a.v.)

Kur'an-ı Kerim'de Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerde onun özellikleri, görevleri ve üstün ahlakı anlatılmaktadır.

Rahmet Peygamberi

"(Ey Muhammed!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiya Suresi, 107)

Bu ayette, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık ve varlıklar için bir rahmet olarak gönderildiği vurgulanmaktadır. Onun getirdiği mesaj ve yaşam tarzı, insanlığın kurtuluşu ve mutluluğu içindir.

Güzel Örnek

"Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır." (Ahzab Suresi, 21)

Bu ayet, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) tüm Müslümanlar için en güzel örnek olduğunu belirtmektedir. Onun hayatı, davranışları ve ahlakı, Müslümanların nasıl yaşaması gerektiğini gösteren bir rehberdir.

Üstün Ahlak

"Muhakkak ki sen büyük bir ahlak üzeresin." (Kalem Suresi, 4)

Bu ayet, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) üstün ahlakını övmektedir. O, insanlık tarihinin en güzel ahlakına sahip kişisidir. Hz. Aişe'nin dediği gibi, "Onun ahlakı Kur'an'dı." Yani o, Kur'an'ın canlı bir örneğiydi.

Son Peygamber

"Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir." (Ahzab Suresi, 40)

Bu ayet, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) son peygamber olduğunu açıkça belirtmektedir. Ondan sonra başka bir peygamber gelmeyecektir. O, peygamberlik zincirinin son halkasıdır.

Müjdeleyici ve Uyarıcı

"Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı, Allah'ın izniyle O'na çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik." (Ahzab Suresi, 45-46)

Bu ayetlerde, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) görevleri sıralanmaktadır. O, Allah'ın emirlerine uyanları cennetle müjdeleyen, uymayanları ise cehennem azabı ile uyaran bir peygamberdir. Ayrıca insanları Allah'a çağıran bir davetçi ve karanlıkları aydınlatan bir ışıktır.

Peygamberimizin Mucizeleri

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatı boyunca Allah'ın izniyle gerçekleşen birçok mucize vardır. Bu mucizeler, onun peygamberliğinin delilleri olarak kabul edilir.

Ayın İkiye Yarılması (İnşikak-ı Kamer)

Mekkeliler Hz. Muhammed'den (s.a.v.) bir mucize göstermesini istediklerinde, Allah'ın izniyle ay ikiye ayrıldı. Bu olay Kur'an-ı Kerim'de Kamer Suresi'nin ilk ayetinde şöyle anlatılır: "Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı."

Parmaklarından Su Akması

Hudeybiye'de Müslümanların suyu tükendiğinde, Hz. Muhammed (s.a.v.) bir kaba az miktarda su koydu ve elini içine daldırdı. Parmaklarının arasından su fışkırmaya başladı ve tüm ordu bu sudan içti.

Ağacın Yanına Gelmesi

Bir bedevi, Hz. Muhammed'den (s.a.v.) peygamberliğini ispat etmesini istediğinde, Hz. Muhammed (s.a.v.) uzaktaki bir ağacı yanına çağırdı. Ağaç yerinden sökülerek Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yanına geldi ve sonra tekrar yerine döndü.

Az Yemeğin Çoğalması

Hendek Savaşı sırasında, Cabir (r.a.) evindeki az miktarda yemeği Hz. Muhammed (s.a.v.) ve birkaç sahabe için hazırlamıştı. Hz. Muhammed (s.a.v.) tüm askerleri davet etti ve bin kişiden fazla insan o yemekten doydu.

İsra ve Miraç

Hz. Muhammed (s.a.v.), bir gece Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürüldü (İsra) ve oradan göklere yükseltildi (Miraç). Bu yolculuk sırasında Allah ile görüştü ve beş vakit namaz farz kılındı.

Kur'an-ı Kerim

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) en büyük mucizesi Kur'an-ı Kerim'dir. Okuma yazma bilmeyen bir insanın, böyle edebi ve bilimsel bir kitabı getirmesi, onun Allah'ın elçisi olduğunun en büyük delilidir.

Hadislerden Öğütler

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sözleri (hadisler), Müslümanlar için Kur'an'dan sonra en önemli rehberdir. İşte günlük hayatımızda bize yol gösterecek bazı hadisler:

"Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir."

Buhari, İman, 4

"Sizden biriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz."

Buhari, İman, 7

"Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."

Buhari, İlim, 11

"İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez."

Müslim, Fedail, 66

"Güçlü kimse, güreşte rakibini yenen değil, öfke anında kendisine hâkim olabilen kimsedir."

Buhari, Edeb, 76

"Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir."

Tirmizi, İlim, 14

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Aile Hayatı

Hz. Muhammed (s.a.v.), aile hayatında da tüm insanlığa örnek olmuştur. Eşlerine ve çocuklarına karşı son derece sevgi dolu, şefkatli ve anlayışlı davranmıştır.

Eşleri

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ilk eşi Hz. Hatice'dir. 25 yaşındayken evlendiği Hz. Hatice ile 25 yıl mutlu bir evlilik yaşamış ve onun sağlığında başka bir evlilik yapmamıştır. Hz. Hatice'nin vefatından sonraki evlilikleri genellikle siyasi, sosyal ve insani sebeplerle gerçekleşmiştir.

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) diğer eşleri şunlardır:

  • Hz. Sevde binti Zem'a
  • Hz. Aişe binti Ebu Bekir
  • Hz. Hafsa binti Ömer
  • Hz. Zeynep binti Huzeyme
  • Hz. Ümmü Seleme
  • Hz. Zeynep binti Cahş
  • Hz. Cüveyriye binti Haris
  • Hz. Ümmü Habibe
  • Hz. Safiyye binti Huyey
  • Hz. Meymune binti Haris
  • Hz. Mariye el-Kıptiyye

Çocukları

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Hz. Hatice'den olan çocukları şunlardır:

  • Kasım (erkek)
  • Zeynep (kız)
  • Rukiye (kız)
  • Ümmü Gülsüm (kız)
  • Fatıma (kız)
  • Abdullah (Tayyib/Tahir) (erkek)

Hz. Mariye'den ise İbrahim adında bir oğlu olmuştur. Erkek çocukları küçük yaşta vefat etmiş, kızları ise yetişkin yaşa ulaşmıştır. Hz. Fatıma, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) vefatından sonra en uzun yaşayan çocuğu olmuştur.

"Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın." (İbn Mace, Edeb, 3)

Aile İçindeki Davranışları

Hz. Muhammed (s.a.v.), aile içinde son derece mütevazı ve yardımseverdi. Ev işlerine yardım eder, kendi işlerini kendisi görürdü. Eşlerine karşı nazik ve anlayışlı davranır, onlarla istişare ederdi.

Hz. Aişe'nin anlattığına göre, Hz. Muhammed (s.a.v.) evinde kendi elbisesini yamar, ayakkabısını tamir eder ve diğer ev işlerinde eşlerine yardımcı olurdu.

Çocuklarına ve torunlarına karşı son derece sevgi dolu ve şefkatliydi. Torunları Hasan ve Hüseyin'i sırtına alır, onlarla oyunlar oynardı. Kızı Fatıma geldiğinde ayağa kalkar, onu karşılar ve yanına oturturdu.

İslam'ın Yayılışı

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) vefatından sonra İslam, kısa sürede geniş bir coğrafyaya yayıldı. Bu yayılış, İslam'ın evrensel mesajının ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) bıraktığı mirasın bir sonucuydu.

Dört Halife Dönemi (632-661)

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) vefatından sonra sırasıyla Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali halife oldu. Bu dönemde İslam, Arabistan'ın dışına çıkarak Suriye, Irak, Mısır, İran ve Kuzey Afrika'ya yayıldı.

Özellikle Hz. Ömer döneminde büyük fetihler gerçekleşti. Kudüs, Şam, Bağdat gibi önemli şehirler Müslümanların kontrolüne geçti.

Emeviler Dönemi (661-750)

Emeviler döneminde İslam, İspanya'dan Hindistan'a kadar geniş bir coğrafyaya yayıldı. Kuzey Afrika'nın tamamı ve İspanya (Endülüs) fethedildi.

Bu dönemde İslam orduları, İstanbul'u kuşattı ve Fransa içlerine kadar ilerledi. Ayrıca deniz aşırı seferler düzenlenerek Akdeniz'de hakimiyet kuruldu.

Abbasiler Dönemi (750-1258)

Abbasiler döneminde İslam medeniyeti altın çağını yaşadı. Bilim, sanat, edebiyat ve felsefe alanlarında büyük gelişmeler kaydedildi.

Bağdat, dünyanın en önemli ilim ve kültür merkezi haline geldi. Beytü'l-Hikme (Bilgelik Evi) kurularak Yunan, Hint ve Fars eserleri Arapçaya tercüme edildi.

Bu dönemde İbn Sina, Farabi, El-Harezmi, İbn Heysem gibi büyük bilim insanları yetişti.

Osmanlı Dönemi (1299-1922)

Osmanlı İmparatorluğu, İslam'ın bayraktarlığını üstlenerek üç kıtaya yayıldı. Balkanlar, Orta Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da hakimiyet kurdu.

İstanbul'un fethi (1453) ile Doğu Roma İmparatorluğu sona erdi ve şehir İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biri haline geldi.

Osmanlılar, farklı din ve kültürlere mensup toplulukları barış içinde yöneterek İslam'ın hoşgörü anlayışını uyguladılar.

Günümüzde İslam, dünya nüfusunun yaklaşık %25'ini oluşturan 1.8 milyardan fazla mümin tarafından benimsenmektedir. Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika kıtalarında yaşayan Müslümanlar, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) getirdiği evrensel mesajı yaşatmaya devam etmektedirler.

Peygamberimizin Sosyal İlişkileri

Hz. Muhammed (s.a.v.), sosyal ilişkilerinde de tüm insanlığa örnek olmuştur. İnsanlarla olan ilişkilerinde sevgi, saygı, adalet ve merhamet prensiplerini esas almıştır.

Komşuluk İlişkileri

Hz. Muhammed (s.a.v.), komşuluk haklarına büyük önem vermiştir. "Cebrail bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki, neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim" buyurarak, komşuluk ilişkilerinin önemini vurgulamıştır.

Komşuların birbirlerini gözetmesini, yardımlaşmasını ve iyi ilişkiler kurmasını tavsiye etmiştir. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" hadisiyle, komşuların ihtiyaçlarına karşı duyarlı olunması gerektiğini belirtmiştir.

Yardımlaşma ve Dayanışma

Hz. Muhammed (s.a.v.), toplumda yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmiştir. "Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar" buyurarak, toplumsal dayanışmanın önemini vurgulamıştır.

Medine'ye hicretten sonra muhacirler ile ensar arasında kardeşlik bağı kurarak, toplumsal dayanışmanın en güzel örneğini sergilemiştir.

Adalet ve Eşitlik

Hz. Muhammed (s.a.v.), toplumda adalet ve eşitliği sağlamak için büyük çaba göstermiştir. "İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir" buyurarak, insanlar arasında ırk, renk, dil ve statü farkı gözetmeksizin eşitlik prensibini vurgulamıştır.

Veda Hutbesi'nde "Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır" diyerek, insanlar arasındaki tek üstünlük ölçüsünün takva olduğunu belirtmiştir.

"Bir saat adaletle hükmetmek, altmış yıl nafile ibadet etmekten hayırlıdır." (Deylemi, Firdevs, 2/43)

Merhamet ve Hoşgörü

Hz. Muhammed (s.a.v.), tüm canlılara karşı merhametli ve hoşgörülü davranmıştır. "Ben lanetleyici olarak değil, rahmet olarak gönderildim" buyurarak, peygamberlik görevinin temelinde rahmet olduğunu vurgulamıştır.

Mekke'nin fethinde, kendisine yıllarca eziyet eden Mekkelileri affetmiş ve "Bugün size kınama yok, gidin hepiniz serbestsiniz" diyerek büyük bir hoşgörü örneği sergilemiştir.

Gayrimüslimlerle İlişkiler

Hz. Muhammed (s.a.v.), gayrimüslimlerle olan ilişkilerinde de adalet ve hoşgörü prensiplerini esas almıştır. Medine'de Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında "Medine Sözleşmesi" adı verilen bir anlaşma yaparak, farklı din mensuplarının bir arada barış içinde yaşamasını sağlamıştır.

Gayrimüslimlerin ibadet özgürlüğüne saygı göstermiş, onların haklarını korumuş ve onlara karşı adil davranmıştır. "Kim bir zimmîye (İslam ülkesinde yaşayan gayrimüslim) zulmeder veya hakkını eksik verirse, kıyamet gününde ben onun hasmıyım" buyurarak, gayrimüslimlerin haklarının korunmasının önemini vurgulamıştır.

İletişim ve Nezaket

Hz. Muhammed (s.a.v.), insanlarla iletişiminde son derece nazik ve kibar davranmıştır. İnsanları incitecek sözlerden kaçınmış, herkese değer vermiş ve saygı göstermiştir.

Konuşurken muhatabının yüzüne bakar, sözünü kesmez, anlaşılır ve tane tane konuşurdu. Önemli konuları üç kez tekrar eder, şaka yaparken bile doğruluktan ayrılmazdı.

Selam vermeyi ve selamı yaymayı teşvik etmiş, "Selamı yayınız ki, aranızda sevgi yerleşsin" buyurarak, selamlaşmanın toplumsal barışa katkısını vurgulamıştır.

Siyer Kaynakları

Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatını daha detaylı öğrenmek için aşağıdaki kaynaklara başvurabilirsiniz:

  • İbn İshak - Siret
  • İbn Hişam - es-Siretü'n-Nebeviyye
  • Vakıdi - Kitabü'l-Meğazi
  • İbn Sa'd - et-Tabakatü'l-Kübra
  • Taberi - Tarihü'l-Ümem ve'l-Müluk
  • Muhammed Hamidullah - İslam Peygamberi
  • Martin Lings - Hz. Muhammed'in Hayatı